Bahçeşehir Üniversitesi (BAU), tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle ara verilmek zorunda kalınan adalet sisteminin kesintisiz ve güvenli işlemesini sağlayabilecek "e-Mahkeme" modelini geliştirdi.
BAU Siber Güvenlik Merkezi ile Hukuk Fakültesi iş birliğinde, üniversitenin yazılımcıları tarafından açık kaynak kod kullanılmadan tasarlanan sistemin, adalet sisteminin yanı sıra ülke ekonomisine de katkı sağlaması hedefleniyor.
Davaların online platformlarda görülmesine olanak verecek e-Mahkeme ile duruşmalar, fiziksel mekandan bağımsız mahkemelerde gerçekleşebilecek. Uçtan uca şifreli olarak hızlı ve güvenli veri, görüntü, ses ve her türlü belge alışverişi sağlayan sistem, avukatlar, davacı, davalı, davaya bakan sorumlu hakim ve savcılara duruşmalara istedikleri yerden katılım imkanı sunuyor.
"e-Devlet" sistemine de kolaylıkla entegre edilebilir olan sistem, davası olan her vatandaşın veya avukatının iş yerinde, evinde, tatilde, yurt içinde ya da dışında, cep telefonu, tablet ya da bilgisayar aracılığı ile kolaylıkla davasına katılmasına olanak sağlayacak.
"Bunu ülkemize armağan etmek isteriz"
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz, ürünü tamamen interdisipliner, hukuk fakültesi akademisyenleri ve mühendislik fakültesi hocaları ile öğrencilerinin bir araya gelerek ortaya çıktığını söyleyerek; "Siber Güvenlik Merkezimizdeki uzmanlarımız, hocalarımız, öğrencilerimizle beraber bu süreci öncelikle güvenlik açısından ki adalet sistemi olduğu için daha da hassas davranarak, siber güvenliğini sağlayarak oluşturmaya başladık. Burada yaptığımız ürün, herhangi bir mahkeme salonuna ihtiyaç duymadan, tamamen dijital platformda bir mahkeme salonunda ne oluyorsa bunun yapılmasını sağlayan, uçtan uca şifrelenmiş güvenli bir platformdur. Bir avukat belge, bilgi sunuyorsa, hakim söz veriyorsa, kimlikleri doğrulanarak içeri alınıyorsa, bir tutanak tutuluyorsa, bu süreç kayıt ediliyorsa hepsini yapabilen bir platform."
Sistemin iki amaçla kullanılabileceğini düşündüğünü aktaran Karadeniz, "Birincisi, biz bir eğitim kurumuyuz. Bir hukuk fakültemiz var ve geleceğin hukukçularını yetiştiriyoruz. Orada artık bundan sonrasında öğrencilerimiz için oluşturduğumuz fiziksel mahkeme salonu dışında bu dijital platformda öğrencilerimizin hem hocalarıyla beraber dava simülasyonları yapmalarını bekliyoruz hem de dünyadan, Türkiye'den alanda çalışmakta olan profesyonellerle vakalar üzerinde çalışmasını bekliyoruz. Bu teori-pratik dengesini sağlayarak, öğrencilerimizin dijital okuryazarlık becerilerini geliştirerek, bu sistemlere hazır ve bütün meslek yaşamları boyunca gelecek bundan sonraki yeni teknolojilere de hazır olmalarını istiyoruz. İkinci hayalimiz, bunu ülkemize armağan etmek isteriz. Kendi adalet sistemimizde de bunun kullanılabileceğini düşünüyoruz. Bu adalet sistemimizin içerisinde rahatlıkla uygun görülürse uygulanabilir ve dünyaya da örnek olarak böyle bir ürün, üniversitemizden Ar-Ge ile çıkan bir ürün de rahatlıkla sunulabilir." diye konuştu.
"Şehrin önemi kalmıyor, maliyetler inanılmaz düşüyor" Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise "Bir sene önce de düşünmüştüm ama bugün meslektaşlarımın menfaatini koruduğunu Instagram'da çeşitli fotoğraflarla ilan eden çok değerli bazı sayın meslektaşlarım 'E-duruşma ne demekmiş, e-duruşma olur muymuş, avukatların elinde bir tek duruşma varmış, onu da alıyor muşuz' diye bizi linç ettiler. Oysa anlatmaya çalıştığımız
şu planladığımız modelde hakim duruşma salonuna gidecek, cübbesini giyecek. Yani evinin mutfağından duruşma yapmayacak. Şortunun, pijamasının üstüne cübbesine giyip gayriciddi bir ortamda uyuşmazlık çözmeyecek, mahkemeye gidecek. Ama benim genç meslektaşım özellikle 12 saatlik otobüs yolculuğu yapıp o şehre varıp, 'Bilirkişi raporu gelmedi' denilince gün alıp evine dönmek zorunda kalmayacak. O da cübbesini giyecek ama isterse otomobilinde, isterse yazıhanesinden, isterse neredeyse oradan bağlanacak. ve bu başka bir muhteşem açılımı getiriyor bize, mobilizasyon.
Bilgi nereyse güç orada. Şehrin önemi kalmıyor, maliyetler inanılmaz düşüyor. Devletin bütün gücüyle bu projeyi desteklemesi lazımdır. Sizin de bütün gücünüzle her zaman yaptığınız gibi devleti desteklemeniz zorunludur. Biz üstümüze ne düşerse yaparız." diye konuştu.
"Dünyada örnek bir dijital platform oldu"
BAU Global Başkanı Enver Yücel de artık geliştirilen sistemlerle Türkiye'nin dünyanın gerisinde kalmadığını ve dünyanın izlenen ülkesi olma yolunda önemli adımlar attığını ifade ederek, "Bu her sektörü etkileyecek ama şahsen adaletin, hukuk sisteminin bu denli etkileneceğini düşünememiştim. Ama baktığımızda o kadar önemli bir işe parmak basmışız ki dünyada örnek bir dijital platform oldu. 'Geciken adalet adalet değildir.' diye bir söz var. Yine Amerikalı bir hukuk dekanından öğrendiğim bir şey var. Dedi ki, 'Hukuk, devrimlerin öncüsüdür. Siz ne yaparsanız yapın, eğer onu hukuki temellere oturtmuyorsanız orada kaos olur.' Ondan sonra bu devamlı kafama yattı. Ne yaparsak yapalım hukuki bir zemin yoksa kaos oluyor. Bu sistemde gündemimize ne gelecek biliyor musunuz, adalet ekonomisi de gelecek. Bu sistem eğer uygulanabilirse, köyünde ulaşım sıkıntısı yaşayan bir çoban mahkemeye gitmeden savunmasını muhtarın ofisindeki bilgisayar aracılığıyla yapabilecek. Artık o detayları hukukçular çözeceklerdir."
Beni mutlu eden şu, biz artık geri kalmayacağız. Bizim en büyük artımız genç nüfusumuz. O zaman bu genç nüfusla bu yeni dünyaya uyumu çok rahatlıkla sağlayabiliriz.